Sosyal bir insan dendiğinde aklınıza ne geliyor? Tiyatro ve sinemaya gitmeyi seven bir kişi mi? Dernek, kulüp ve vakıflara üye olup etkinlikten etkinliğe koşan birileri mi? Yoksa sadece dışa dönük olup, arkadaşlarıyla sık sık kafelerde buluşan, yiyip içip gezen biri mi? Başka türlü sosyal hayatlara özensek de çoğumuzun yalnızlığa karşı panzehiri maalesef tüketimden ibaret. Evde sıkılıyoruz ve kendimizi alışveriş merkezine atıyoruz. Saçma sapan, aslında ihtiyacımız olmayan bir şey alıyoruz. Almasak bile bütün gün gezip yoruluyoruz, acıkıyoruz, susuyoruz ve sonuçta sağlıksız fast food’ a saldırıyoruz. Arkadaşlarımız aramıyor son zamanlarda “Gelsene, çay koydum” diye. Hanımların altın günleri bile börekçide düzenleniyor artık. Bu konuda neler yapabiliriz bir bakalım.
Geçen seneki kısa deneyimimizde “Dışarıda yemiyoruz” diye kesin kural koymuştuk. Evdekiler çok bunalmasın diye ayda bir kez izin vardı. Öğle yemeğinde köftecide buluşmak isteyen bir arkadaşımı bile fabrikaya yemeğe davet ettik. Burada ilk amaç, yüksek hesaplardan kaçmaktı. Evimizde çok daha rahat ediyorduk. Üstelik en güzel yemekleri yapıyor, misafirlerimizi ağırlamak için Allah ne verdiyse sofraya koyuyor, olabildiğince eğleniyorduk. Ama arkadaşlarımıza bunu söyleyip eve davet ettikten sonra, bir dahaki daveti onlardan bekliyor insan. Bizim yaşıtımız hanımlar, çalışıyorsa özellikle, Pazar günleri kendine yemek yapmıyor ki, bir şeyler hazırlayıp seni davet etsin. Yakın çevremizdeki herkesin bizim gibi davranmasını beklemiyorum, bu yüzden bu yıl farklı davranacağım.
“Davete icabet etmeyen, davet bulamaz!” sıkça kullandığım bir mottomdur. Birilerinin bizi aramasını, sormasını istiyorsak, biz de onlara doğru bir adım atmalıyız. Seni çağırıp duruyorlar, sen gıcıklık yapıp bahaneler uyduruyorsun, adam da en sonunda sıkılır be kardeşim. Dışarıda yemek daveti aldığımda gideceğim, benim kuralım var demeyeceğim. Ev halkı dışarıda yemek istiyorsa onlara da hayır demeyeceğim. Ama eşim yemek yapmak istemiyorsa o gün, sırf bu yüzden dışarıda yemeyeceğiz. Mutfağa girip çocuklarla birlikte yemeği ben yapacağım.
Elbette ki her şeyi evde yapamayabiliriz. Lahmacun özel bir fırın ister. Bazı yemekleri yapmak nitelikli ustalık gerektirir. Ama hayal etsenize evde Borş çorbasının tadını yakalamaya çalıştığınızı. Suşi yapabilmek için teknikleri denediğinizi. Çok mu uçuk oldu? İlk böreğimi yaptığımda neler hissedeceğimi merak ediyorum. Lezzetli bir yemekten sonra bütün övgüleri eşimin toplaması haksızlık. Çocuklarla birlikte bu hazza biz de dahil olmalıyız.
Elbette dışarıda yemek, özelikle içkiler söz konusu olduğunda pahalı olabiliyor. Ama burada amaç sadece tasarruf etmek değil, öyle ya çok ucuz alternatifler de var. Ve pazarda, markette alışveriş yapan herkes gibi ben de bazı köftecilerin nasıl bu kadar ucuz olabildiklerini merak ediyorum. Siz de benim gibi marketten alınan ayranın neden kolay bozulmadığı üzerine kafa yoruyor musunuz? Maalesef günümüzde tüketim ve büyük şirketlerin kar edebilmesi uğruna halk sağlığından vaz geçilmiş durumda. Tamam, yemeğe koyduğumuz her sebzenin tohumuna kadar kontrol etme şansımız olmasa da, en azından pişirme şeklini ve kullandığımız yağları evimizde, kendi kontrollü atmosferimizde yaparsak çocuklarımıza daha sağlıklı besinler verebiliriz.
Diyelim ki sağlığınızı önemsemiyorsunuz, o zaman cebinizi düşünün. Bazı ünlü restoranlar var ki; sunumu, hizmeti, kalitesi, lezzeti mükemmel. Peki bir tabak et için 150 TL ödemek makul mü? Yahu koyunu komple alsan zaten 600 TL.
Bu bilgiler ışığında zihinsel hazırlık tamamladı. Gerekli malzemeler alındı. Bu Pazar günü ilk deneyim gerçekleşti. Bizim bacanak Martin’ den öğrendiğimiz, “Çin yemeği” dediğimiz, soya soslu, mantarlı ve tavuklu makarna yaptık. Çok tecrübesiz olduğumuzdan biraz zorlandık ama sonunda lezzetli bir yemek ve paha biçilemez aile boyu takım çalışmasının eseri, bir deneyim ortaya çıktı. Yemek bizlere, deneyimler de çocukların yanına kar kaldı.
Tarifini de aşağı yazayım, belki yapmak isteyeniniz olur. Malzemeler: Kuru soğan, mantar, havuç, kırmızı biber, soya filizi, yeşil soğan, çin makarnası, sarımsak, soya sosu, susam yağı, kimyon, karabiber.
Tavuk göğüs etini dilimle, sarımsak, karabiber, kimyon ve soya sosunu, karıştır. Bir kapta 1 saat beklet. Tavada kuru soğanı zeytinyağında sarart. Üzerine beklemiş soslu tavuğu ekle. Sırayla havuç, mantar ve kırmızı biberleri ekle. Susam yağı ve soya sosu ilave et. Karıştırarak pişir tavada. Önce mantarlar su bırakacak, tüm suyunu çekinceye kadar yüksek ateşte pişir. Ayrı bir yerde makarnayı pişir. Hepsini karıştır. Servis yaparken dilimlenmiş taze soğan ve soya filizini yemeği üzerine serpiştir. Afiyet olsun.